-Ne zaman mandalina soysam aklıma bebek mandalinalar gelir.Bir keresinde minicik bir mandalina dilimi için öyle demişti babam.
"bak bebek mandalina" onu yemeye kıyamamıştım.Amma da yaptın demeyin ama öyle işte.
Küçük her şey gerçekten de küçüktü benim için yavruydu.yıllarca serçeleri yavru kuşlar sanmıştım.
Kuzuların yenmesine her zaman karşı oldum.
Annemi balık ayıklarken ne zaman izlesem,araya karışmış minicik balıklara içerledim.
Hayat böyle böyle daha da zorlaşıyor.
-Evde geçirebildiğim uyku dışındaki en çok üç saatin en iyi ihtimalle bir buçuk saatini bir filme
kalan bir buçuk saatinde ise ısrarla yedirilen yemek,su yerine içtiğim çayla salonda oturup;
hala hayatta,sağ salim ve tek parça olduğumu
annemlere ispat için değerlendirirken izlediğim Kelime Oyunu ile geçiyorum.
Bence Kelime Oyunu'na katılanlar evde ,soruları bildikçe aile eşrafı tarafından verilen gazla soluğu programda alanlar.
Aslında çok gaza gelen bir insanımdır ama yok baba ben adımı bile unuturum orda diyip odama gidiyorum sonra.
-Otobüsteki amca yanındaki, çok bunaldığını söyleyen diğer amcaya:
"boşver zaten altı gün kalmış" dedi."Kıyametin kopmasına."
Sonra güldüler ve boşverdiler yorgun argın eve dönüş yolunda.
Onları bilmem ama benim kıyametim her halukarda kopacak.Belki bir mektup yazarım 21 aralığa.
21 aralıkta kıyamet kopmazsa açma
diye de not düşerim.Ancak bu kadar cesur olabilirim.
-Mor çerçeveli bir gözlüğüm vardı.Kenarlarında süsleri de olan.O zamana kadar başıma gelen en güzel şeydi o gözlük.
Muhtemelen ssk'nın karşıladığı en muhteşem gözlüğü kapmıştım.
Hala şu çok bilmiş bıdıklara benzeyebiliyorken aynı zamanda kendimi iyi de hissettirebiliyordu o gözlük.
Gözüm gibi bakıyordum.
Gerçi bir kere camdan aşağıya sarkarkan, tam dördüncü kattan yere düşmüştü.
Az daha peşinden gidiyodum kurtarmaya.
paramparça olduğunu sanarkan camı bile çizilmemişti.
Sonra ne oldu da başka bir gözlük aldım orasını hatırlamıyorum,büyüdüm müydü o ara.Sanırım öyle sandılar.