15.02.2013

 
Değerli bilge Kedi,

Bilmem hatırlar mısın, geçen sene bu zamanlarda,şikayet edip durduğum ve değerini şimdilerde anladığım denize komşu işimde,
iş-cami mescidsizlik koşturmalarında karşılaşmıştık seninle.
Evet evet o kıytırık telefonla fotoğrafını çeken şaşkın bendim.
Bana kızmadığın hatta tevazu ve anlayışla karşıladığın için tekrar teşekkür ederim.
Ama kayıtsız kalamamıştım sana.Yani mezarın yanında gözlerini kapamış dururken...
Bilmiyorum işte.Sanki insanlara bir şeyler anlatmak istermiş gibiydin.
Orda öyle kimbilir neler duyup görürken ,bambaşka alemlerden haber verir gibiydin.
Dünyaya gözlerini yummak böyle bir şey olmalı demiştim içimden.Sen daha ölmeye çalış melek!İşte böyle ölünür demiştim.
Bahçenin öbür tarafında diğer kediler...Neden diğer kedilerle değildin.
Belki de sorsam söylerdin.Beş Şehir diye çok sevdiğim bir film vardı duymuşsundur,ordaki kedi gibi.Şevket'ın bir kedisi vardı filmde.Sohbet edip,dertleştiği onun gibi.
Anlatsam dinlerdin...

Sonra seni göremedim orda.Sonra zaten ben de başka koşuşturmalar içinde farklı yerlerde buldum kendimi.Ama hep hatırlarım, hatırlatırsın anlatmak istediklerini.
Öyle işte.
Benim hiç kedim olmadı bilge kedi,isimler verdiğim hayali köpeklerim ve hiç göremediğim kuşlarım oldu.Ama bi yerlerde bilge bir kedim var.Belki yine karşılaşırız seninle
Görüşmek üzere...
 
 

10.02.2013

 

İşler-güçler,sızlanmalar ve yakınmalar hep aynı. Bahsetmeyeceğim.
Yollar ve yoruluşlar da öyle ,onlardan da.
Buraya da pek uğramıyorum bu yüzden.Bi bakıyorum arkama hep aynı şikayetler.
Sonra anlatacak pek bişey de kalmıyor.Zaten bazı şeyler de yazılamıyor.
Filmlere devam,filmlerle gidilen farklı yerler var.İyki de var.
Geçen hafta okyanusun başrolde olduğu iki filmle okyanusları aşmıştım mesela.(Master and Commander: The Far Side of the World ve Kon -Tiki )
İzlerken deniz kokusunu duyar gibi olmuştum.Yüzme bilmem ama bittiklerinde okyanusu yüzerek geçmiş kadar yorulmuştum.
Yani diyorum ki öyle oluyor işte.Bir film izliyosun ve hiç gitmediğin yerlere gidiyosun.Mesela bazı şarkılar da öyle.Cayman islands'ı ne zaman dinlesem oralarda bi yerlere bisiklete binerken(bisiklete binmesini de bilmem),denize paralel bir yolda giderken buluyorum kendimi.Orda doğup,büyüyüp,yaşlanıyorum.
 Bazen de çok ölüyorum.Mesela,House of Sand and Fog'u izlerken öyle oldu.Nefesimin kesildiğini hissettim.Ve bir kaç kez de öldüm.Cenaze için Birkaç Kilo Hurma'yı izleyip,Sadry'i tanıdığımdan beri kar yağsın istiyorum ama yağmıyor.Hava garip bir şekilde hep güneşli.Ve yazılmayan mektuplar,gitmesi gereken yere gidemiyor.
 
Ve bugün.Bugün, pazar değildi mesela bugün Django'ydu. Django'yu izleyeli yaklaşık olarak 7 saat oldu ama filmin etkisi geçmek bilmiyor.Eve dönüp bir film daha izlemeyi planlamıştım ama Django izin vermedi.Kafamda filmden görüntüler ve aklımda melodileri ile at üstünde yolculuk devam ediyor.