22.01.2012



Kesinlikle izlenilmesi gereken filmler listesi madde bilmem kaç:Nar. Nar'ı izledik bugün.Beklenmedik bir gerilim benim için.Psikolojik gerilim,üstelik film boyunca hep artan seyirde.Tek mekanda çekilen filmlerin en başarılılarından hem.Beyaz gömleklerini kırmızıya boyayanlar insanlar var,aslında hepsi zaman zaman suçlu ya da mağdur.Serra Yılmaz var.Yolda yürürken,minibüse binerken bile hat safhada oyunculuk,okuduğum eleştirilerde bazıları diksiyonunu ve mimiklerini hep aynı bulsa da bence harika.Erdem Akakçe sonra.Karanlıktakiler'de mükemmeldi burda da öyle.İrem Altuğ ise performansıyla filmin gizli kahraman gibi.Yoruma açık finali ve orjinal senaryosuyla mutlaka izlenmeli.İtiraf ediyorum ki ben Gölgesizler'den bile çok sevdim.İzlemelisiniz.

Sonra hangi gün tamam cuma günüydü,cuma itibarı ile bir yaşıma daha resmi olarak girmiş bulunuyorum,tepkisizim,tepkisizdim.Yaşlanmak umrumda değildi.Ama artık sanırım yıllarca aynı yaşta kalan kompleksi ablalar gibi kendime bi yaş belirleyip bir kaç sene orda konaklamalıyım.Yani o yaşlılık sınıfına yaklaşıyorum.Ölüm planlarım tutmazsa tabi.yo intihar değil sadece bi temenni.
Bir yaşına daha girmek bazen güzel olabilir ancak.Aşağıdaki gibi bir hediye alırsa insan.Ambalajlarından sökmeye kıyabilseydim,bugün bir Zeki Demirkubuz filmi izleyebilirdim,kıyamadım.


12.01.2012

birbiriylebağlantılıyüzbinlerceyılım vor.



İnsanın iç sesi ya da kafa sesi ile mi demeliyim arası iyi olması gerekmez mi.
Hani onun en iyi anlayan en iyi dostu gibi,ya da en azından cesaretlendirmesi falan?
Ben iç sesten hep hakaret hep azar.Hep salak mışım hem aptalmışım,neler neler...
Ya da tamam kabul,salak olduğum konusunda haklı bu net.Ama biraz olsun yardımcı olabilir öyle değil mi.Hep cesaret kırıcı şeyler söylemesin bana.Halbuki çabuk gaza geldiğimi en iyi bilen de kendisi.
Neyse 
Evet bi salaklık yaptım yine ben.İş buldum ama eski işim,eski şirket,arşiv yine.
Değişen hiç bişey yok,şartlar daha da berbat,mesafe uzak.
Yine kör karanlıklarda uyanıp otobüs hatları arasında mekik dokuyorum ve kendime bunun mantıklı bir açıklamasını yapmaya çalışıyorum.Evet hayatın gerçekleri dediğimiz o zırvalar.Hayal dünyasında fazlaca yaşamana izin vermiyolar.çok bile kalmışım filmlerle kuşatılmış güpgüzel zamanlarda, sıyırdılar.
üstelik hayata tahammul etmenin yollarını bulmuşken tam da.Ne çok mu dramatize ediyorum,evet çalışmak zorunda olmayı sevmiyorum,
Neyse diyelim yine.Güzel tarafları da yok değil.Mesela iş güzergahıyla uyumlu Puslu Kıtalar Atlasını okuyup bitirdim.Uzun İhsan Efendi ve Bünyamin ile yolculuk yapmak,mükemmeldi.Şule Gürbüz'ün Kambur'unu ise bitmesin diye uyuklama arası minik dozajlarla okuyorum.Yine mesela bi karar aldım bugün ben. Bu kararı almama sebep olan insan arşivde niye çalıştığını hiç anlamadığım Perihan.Sinema televizyon okumuş da.Filmlerden bahsettik,yönetmenlerden bahsettik,derslerden.Onur Ünlü'den.Farkettim Onur Ünlü'yü seven birini sevmemek mümkün değilmiş.Sonra yine filmlerden,filmlerden...Ve dedim ki neden Ales'e girmiyorum ki.Halkla ilişkiler+işletme üstüne sinema televizyon yüksek lisans mümkün olur mu dedim.Olurmuş,deniycem!