16.11.2012

"Dur gevşeme. Zulüm, Allah’tan hariç!"



Bazen ve hatta çok sık olarak Anadolu'dan Görünüm mü Perde arkası'nın mı net olarak hatırlayamadığım o programın
köy manzaraları eşliğindeki acıklı mı acıklı melodisi çalıyor arka fonda.
Taş Devri'nin Körfez Savaşı ile kesildiği ve haber uzadıkça tekrar çizgi filme dönülmeyeceğini anladığımız zamanların
spontene çevirili umutsuzluğuna tekabül ediyor hüznü.
Petrole bulanmış kuş ve o meşhur üzüntülü şarkıya bırakıyor yerini.
Cama yüzümüzü dayamış karla gelecek tatilin nöbetini tuttarken yere düşen her kar tanesinin erimesini görmek gibi.
yine de bembeyaz bir sabaha uyanma duası ediyoruz.

Susam sokağı başlasın artık!

 Ve zalimler yakamıza yapıştığında,bunaldığımızda Gazze,Suriye,ölen gencecik çocuklar,görmezden gelinen ölüm oruçları ve daha bir çok acı etrafımızı kuşatmışken
insan bir süper kahraman bekliyor.Gelip her şeyi yoluna koysa,sükün bulsak,sahipsiz olmadığımızı anlasalar zalimler günlerini görseler diye!
Mesala Çağrı'daki gibi uzaktan atıyla heybetle Hamza gelse.Korku salsa zalimlere.Gölgesine saklansak,ferahlasak.

Melek orduları olsa yine.Bu sefer Vahşi de olmasa...

13.11.2012


Melek aşağı melek yukarı,melek sağa ve melek solayken,telefon çalıyor ben o sırada çok konuşan amcanın ardı ardına sorularına yetişmeye çalışırken
bir de mail geliyor.Maile söylenenler ve amcaya yazılanlar.Birbirine karıştı.
Yanlış fiyat verdik!
Tam o sırada içeriden birileri bana sesleniyor.
Ben orada değilim aslında tam o sırada çok farklı bir yerde
bir şeyleri değiştirmeye çalışıyorum.Bu filmi de nerden çıkardım.Affet beni Sparky,Allah'ım affet.
Telefon ısrarla çalmaya devam ediyor,kulağı tırmalayan o mekanik delirtici melodi tüm mekanı kaplıyor.
Yetkili abla telefona yakın ama bakmıyor.
Telefona bakmayı sevmezmiş.Arananın kendi olduğunu bile bile benim infilak etmemi bekliyor.
Saat 11:11.Safsata bunlar!
Ben küçük bir çıldırış geçirip bin parçaya ayrılıyorum.
Ortaya saçılan milyonlarca melek parçası ve arka fonda tabiki Where is My Mind çalıyor.


" Yama… Sadece bir yama… Bunu hiç unutma, Tusya, her şey bir yanılsama…"