3.03.2013



Sevenleri mektuplar yazdılar Müslüm Baba'ya.Ben bir mektup yazamadım zaten yazsam da biraz ikiyüzlülük yapmış olurdum, yani onunla üç sene öncesinde tanışmış biri olarak.
Arabeski hiç sevmedim.
Küçükken küçük emrahlı küçük ceylanlı filmlere maruz kalmadım değil.
Hatta teypte çalmaya kaset olsun diye annemin teyzemden aldığı bir adet Ferdi Tayfur  kasetimiz bile olmuştu ,play tuşuna kirbit çöpü sıkıştırıp güç bela dinlenilen.
"Ya benimsin ya toprağın" kasetin adı.
Orhan babayla,Ferdi ile aram çok kötü olmasa da hiç ısınamadım bu melodilere. Müslüm Gürses ise bana daha uzak daha farklı bi yerlerdeydi hep.
Biraz korkutucu biraz tehlikeli gelirdi.Ergenliğin salak anlamsız kibirli hallerinde küçümsediğim bile olmuştur belki.
Şarkılarını zaman zaman duysam da ilk dinleyişim 2010 yılına tekabül etti.
İş yeri arkadaşları telefonuma göndermişlerdi şu şarkıyı.Sevmediğimi bildiklerinden ,senin telefondan daha iyi ses çıkıyor melek diyip kandırmışlardı.Tamam dinleyin ama hemen silerim demiştim.Benim telefonumda bu şarkı olamazdı.
Eve gittim ,bir kere de ben dinledim.
Silemedim şarkıyı.Anlatılanlar yabancı ama içindeki duygu çok gerçek geldi.Benim için bir anlamı olduğundan da değil ama dinledim işte.
Saygı duydum acısına.
Müslüm Gürses, Müslüm Baba olmuştu benim için de.
Sildin mi dediklerinde sildim demiştim ama sevmiştim.

Bunları anlatmanın,benim sevip sevmememin de bi önemi yok aslında.Onu sevenleri ona yeter.Ama umarım geç de olsa, Müslüm Baba beni evlatlığına kabul etmiştir.
Ve inşallah gittiği yerde acı değil hep mutlu şarkılar söyler.
Mekanı cennet olsun...
 


Hiç yorum yok: