İşler-güçler,sızlanmalar ve yakınmalar hep aynı. Bahsetmeyeceğim.
Yollar ve yoruluşlar da öyle ,onlardan da.
Buraya da pek uğramıyorum bu yüzden.Bi bakıyorum arkama hep aynı şikayetler.
Sonra anlatacak pek bişey de kalmıyor.Zaten bazı şeyler de yazılamıyor.
Filmlere devam,filmlerle gidilen farklı yerler var.İyki de var.
Geçen
hafta okyanusun başrolde olduğu iki filmle okyanusları aşmıştım
mesela.(Master and Commander: The Far Side of the World ve Kon -Tiki )
İzlerken deniz kokusunu duyar gibi olmuştum.Yüzme bilmem ama bittiklerinde okyanusu yüzerek geçmiş kadar yorulmuştum.
Yani diyorum ki öyle oluyor işte.Bir film izliyosun ve hiç gitmediğin yerlere gidiyosun.Mesela bazı şarkılar da öyle.Cayman islands'ı
ne zaman dinlesem oralarda bi yerlere bisiklete binerken(bisiklete
binmesini de bilmem),denize paralel bir yolda giderken buluyorum
kendimi.Orda doğup,büyüyüp,yaşlanıyorum.
Bazen de çok ölüyorum.Mesela,House of Sand and Fog'u izlerken öyle oldu.Nefesimin kesildiğini hissettim.Ve bir kaç kez de öldüm.Cenaze için Birkaç Kilo Hurma'yı izleyip,Sadry'i tanıdığımdan beri kar yağsın istiyorum ama yağmıyor.Hava garip bir şekilde hep güneşli.Ve yazılmayan mektuplar,gitmesi gereken yere gidemiyor.
Ve bugün.Bugün,
pazar değildi mesela bugün Django'ydu. Django'yu izleyeli yaklaşık
olarak 7 saat oldu ama filmin etkisi geçmek bilmiyor.Eve dönüp bir film
daha izlemeyi planlamıştım ama Django izin vermedi.Kafamda filmden
görüntüler ve aklımda melodileri ile at üstünde yolculuk devam ediyor.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder