20.12.2010
Sabah 05:50'de kalk,
06:45 gibi evden çık.
Eğer minibüse bi kaç dakika geç kalırsan trafiğe kalabilir ve işe geç kalabilirsin.He tabi bi de minibüslerin 10 dk'lık yolu bile yarım saatte gittiklerini unutmamak gerek.En geç 07:10 gibi metrobüste olmalısın.Metrobüs yolculuğu 20 dakika sürmekte ve indikten sonra yürüyeceğin yolu ve soluklanma payını da hesap edersen en geç 07:45 de inmiş olmalısın zira mesai 08:00 da başlıyor.Geç kalırsan o geri zekalı,cahil,konuşmaktan aciz şef bozuntusunun nutuklarına katlanmak zorunda kalırsın ki inan bana katlanılmaz :|
Son bi kaç aydır yaşadığım süreç tam da yukarda anlattığım gibi...Ben hayattan kaçarken,tam da hayatın içine düştüm.Bu tıp bi yaşam ve koşuşturma en son istediğim şeydi! sanki kurulu bi robot gibiyim.Bu tehlikeli yaşam biçiminden bi an önce kurtulmalı, özgürlüğüme kavuşmalıyım...
İçindekiler:
bensel saçmalıklar
19.12.2010
Sevgili Mary...
Gönderdiğim Noblet koleksiyonumu seni affettiğime dair
bir işaret olarak gör.Kitabını aldığımda,aklımdaki duygular sanki çamaşır kurutma makinesinin içindelermiş, çarpışıyorlarmış gibi hissettirdi.Acı, dudaklarımı birbirine
kazara zımbaladığım zamanki gibiydi.Seni affetmemin nedeni mükemmel olmamandandır.Sen mükemmel değilsin,
ben de öyle.Hiçbir insan mükemmel değildir...hatta apartmanımın dışındaki darmadağın olan adam bile.
Gençken, kendimin dışında kimse olmak istemezdim.Dr Bernard Hazelhof,eğer bir ıssız adaya düşseymişim ancak o zaman kendi arkadaş çevreme alışabileceğimi söylemişti
yalnızca ben ve hindistan cevizleri.Dediğine göre kendimi ve
kendi detaylarımızı seçemeyeceğimizi kabullenmem gerekiyormuş,hem de her şeyimle.Onlar bizim birer parçamız
ve onlarla yaşamak zorundayız.Neyse ki arkadaşlarımızı seçebiliyoruz...ve seni seçmekten çok mutluyum.Dr Bernard Hazelhof çok uzun bir yola benzer bir yerde yaşadığımızı da söylemişti.Bazıları iyi asfaltlanmıştır.Diğerleri ise benim gibi çatlaklara, muz kabuklarına ve izmaritlere sahiptir.Senin yolun da benim gibi, ancak muhtemelen benim ki kadar çatlak değildir.Umuyorum ki, bir gün yollarımız kesişecek ve bir kap konsantre sütü paylaşabileceğiz.
Gönderdiğim Noblet koleksiyonumu seni affettiğime dair
bir işaret olarak gör.Kitabını aldığımda,aklımdaki duygular sanki çamaşır kurutma makinesinin içindelermiş, çarpışıyorlarmış gibi hissettirdi.Acı, dudaklarımı birbirine
kazara zımbaladığım zamanki gibiydi.Seni affetmemin nedeni mükemmel olmamandandır.Sen mükemmel değilsin,
ben de öyle.Hiçbir insan mükemmel değildir...hatta apartmanımın dışındaki darmadağın olan adam bile.
Gençken, kendimin dışında kimse olmak istemezdim.Dr Bernard Hazelhof,eğer bir ıssız adaya düşseymişim ancak o zaman kendi arkadaş çevreme alışabileceğimi söylemişti
yalnızca ben ve hindistan cevizleri.Dediğine göre kendimi ve
kendi detaylarımızı seçemeyeceğimizi kabullenmem gerekiyormuş,hem de her şeyimle.Onlar bizim birer parçamız
ve onlarla yaşamak zorundayız.Neyse ki arkadaşlarımızı seçebiliyoruz...ve seni seçmekten çok mutluyum.Dr Bernard Hazelhof çok uzun bir yola benzer bir yerde yaşadığımızı da söylemişti.Bazıları iyi asfaltlanmıştır.Diğerleri ise benim gibi çatlaklara, muz kabuklarına ve izmaritlere sahiptir.Senin yolun da benim gibi, ancak muhtemelen benim ki kadar çatlak değildir.Umuyorum ki, bir gün yollarımız kesişecek ve bir kap konsantre sütü paylaşabileceğiz.
Sen benim en iyi arkadaşımsın.
Sen benim tek arkadaşımsın.
Sen benim tek arkadaşımsın.
Amerikalı mektup arkadaşın,
Max Jerry Horowitz.
Max Jerry Horowitz.
İçindekiler:
mary and max
19.11.2010
Şımarık veletler:1,
melek:0
Bi daha ki bayrama kadar çeşitli savunma stratejileri geliştirmeye çabalıycam :|
İçindekiler:
bayram şeysi,
bensel saçmalıklar
9.11.2010
Corpse Bride temalı düğün davetiyesi nasıl olurdu ??
Bence süper!
Di mi?
Eğer günün birinde evlenirsem sırf bu fikri hayata geçirmek için olcak :) Hatta kafiyeli mani yerine filmden replikler de eklerim harika olur :)
Umarım düğüne birileri gelir :))
İçindekiler:
bensel saçmalıklar
30.10.2010
Küçükken babam bize hep cennetten bahsederdi hatta bi gazetenin verdiği iki ciltlik yeşil kapaklı kuran meallerinden cenneti anlatırdı.Altlarından ırmaklar akan cennetleri o minicik beynimde hayal etmeye çalışırdım.Orda ne isterseniz var demişti babam. peki baba çikolata? çikolata da var mı? olmaz mı çikolatadan nehirler var :)
İşte sanırım ölüme olan ilgim o zamanlardan başladı.Hep siz meleksiniz,günahınız yok derlerdi ee cennete gitmek için de günahsız olmak gerekmezmiydi? evet! o halde küçükken ölmek iyi bi fikirdi.O yüzden ölümden hiç korkmadım.Sadece bi daha salıncağa binemiycek olmak belki beni üzebilirdi.
sonra;
Büyüdüm,evet hala melektim ama sadece isimde:) ama büyürken de ölümden korkmadım hayır günahımın az olduğundan değil ama korkmadım işte.Biliyodum ki daha fazla yaşamak daha fazla acı ve günah getircekti ve ölüm daha iyi bi çözümdü.ve ölürsem az günahla sıyırabilirdim.hep 25 yaşıma gelmeden önce öleceğimi düşünürdüm ama...Ölmedim,
Şimdi;
ölüme hala sıcak baksam da hala ölmek istesem de artık korkuyorum biraz.Günahlar arttıkça,verilemeyecek hesaplar çoğaldıkça korkuyorum...
Bütün bunları neden yazdım ki,ne diycektim ki? hım tamam.Ölmeyi bu kadar isterken ölüme hiç yaklaşmadım ,hiç ölümden dönmedim mesela,hayati tehlike atlatmadım ama gelecek ay yani yeni maaşta uzun zamandır düşündüğüm şeyi yapıcam: Bungee jumping:) ve belki ölümün gözlerine bakıcam.
Abarttım tamam! öldürmüyo belki ya da şimdiye kadar ölen olmuşmudur araştırmadım ama videoları izlerken bile kalbim fazlaca sapıttı ve heyecanlandım.Düşündükçe de heyecanım artıyo.Kalbim buna dayanabilir mi bilmiyorum.ama denemeye değer :) Hem böyle ölüme can kurban di ama? hihiihi :)Hadi hakkını helal et madem :)
İşte sanırım ölüme olan ilgim o zamanlardan başladı.Hep siz meleksiniz,günahınız yok derlerdi ee cennete gitmek için de günahsız olmak gerekmezmiydi? evet! o halde küçükken ölmek iyi bi fikirdi.O yüzden ölümden hiç korkmadım.Sadece bi daha salıncağa binemiycek olmak belki beni üzebilirdi.
sonra;
Büyüdüm,evet hala melektim ama sadece isimde:) ama büyürken de ölümden korkmadım hayır günahımın az olduğundan değil ama korkmadım işte.Biliyodum ki daha fazla yaşamak daha fazla acı ve günah getircekti ve ölüm daha iyi bi çözümdü.ve ölürsem az günahla sıyırabilirdim.hep 25 yaşıma gelmeden önce öleceğimi düşünürdüm ama...Ölmedim,
Şimdi;
ölüme hala sıcak baksam da hala ölmek istesem de artık korkuyorum biraz.Günahlar arttıkça,verilemeyecek hesaplar çoğaldıkça korkuyorum...
Bütün bunları neden yazdım ki,ne diycektim ki? hım tamam.Ölmeyi bu kadar isterken ölüme hiç yaklaşmadım ,hiç ölümden dönmedim mesela,hayati tehlike atlatmadım ama gelecek ay yani yeni maaşta uzun zamandır düşündüğüm şeyi yapıcam: Bungee jumping:) ve belki ölümün gözlerine bakıcam.
Abarttım tamam! öldürmüyo belki ya da şimdiye kadar ölen olmuşmudur araştırmadım ama videoları izlerken bile kalbim fazlaca sapıttı ve heyecanlandım.Düşündükçe de heyecanım artıyo.Kalbim buna dayanabilir mi bilmiyorum.ama denemeye değer :) Hem böyle ölüme can kurban di ama? hihiihi :)Hadi hakkını helal et madem :)
İçindekiler:
bensel saçmalıklar
29.10.2010
Hatırlat da Haziranın sonlarında çocukluğumu yakalım!
Sen beni öpersen belki de ben Fransız olurum
Şehre inerim bir sinema yağmura çalar
Otomobil icad olunur, Zarifoğlu ölür
Dünyadaki tüm zenciler kırk yaşından büyüktür.
-Senegalliler dahil değil
Sen beni öpersen belki de bulvarlar iltihablanır
Çağdaş coğrafyalarda üretir cesetlerini siyaset bilimi
O vakit bir sufiyi darplarla gebertebilirsin
Hayat bir yanıyla güzeldir canım, sen de güzelsin
-Yoksa seni rahatsız mı ettim?
Sen beni öpersen belki de aşkımız pratik karşılık bulur
Ne ikna edici bir intihar girişimidir şimdi göz göze gelmek
Elbette ata binmek gibidir seni sevmek sevgilim
Elbette gayet rasyoneldir attan atlamak
-Freud diye bir şey yoktur.
Sen beni öpersen belki de ben gangsterleşirim
Belki de şair olurum seni de aldırırım yanıma
Bilesin; göğsümde hangi yöne açmış tek gülsün
Yani ya bu eller öpülür, ya sen öldürülürsün.
-Haydi iç de çay koyayım.
İçindekiler:
ah muhsin ünlü
9.10.2010
lanet bankanızın da canı cehenneme!
Geçenlerde sınava girdim yine, aptal bi bankanın aptal sınavına.Sanırım bu denize düşüp yılana sarılmak gibi bişeydi.Bankalardan feci tırsarım zira.Mümkün olduğunca uzak durmaya çalışırım.Dahası kredi kartım bile yok! Lakin çalıştığım işten memnun olmadığımdan çıkış yolları arayıp duruyorum.ve arşiv günleri oldukça can sıkıcı bi hal almaya başladı.Böylesi çaresizlikle girdim sınava.Şükür olmadı :) aslında işsizliğe alışkınım.Özledim kendi dünyamda kendi kendimle olmayı ve bi de “kovulmak” der tyler, herhangi birimizin başına gelebilecek en iyi şey olurdu.böylece havanda su dövmekten kurtulur ve hayatlarımızla bir şey yapardık.
ama ,ama ya ,gidilmesi,görülmesi gereken yerler var ve bunun için de işim olmalı.
Bunun dışında kahrolası para umrumda değil!
Ne kadar kazanırsan ihtiyaçların o kadar artar ve daha çok kazanman gerekir ve bu durum beni korkutuyo,para beni korkutuyo.Mağzalar,eşyalar,alışveriş merkezleri de öyle umrumda değil!
ama ,ama ya ,gidilmesi,görülmesi gereken yerler var ve bunun için de işim olmalı.
Bunun dışında kahrolası para umrumda değil!
Ne kadar kazanırsan ihtiyaçların o kadar artar ve daha çok kazanman gerekir ve bu durum beni korkutuyo,para beni korkutuyo.Mağzalar,eşyalar,alışveriş merkezleri de öyle umrumda değil!
İçindekiler:
bensel saçmalıklar
22.09.2010
Empati...
Okuyorum bu aralar.bu aralar diyorum çünkü iş,güç,uyku dışında kalan vakitlerde ancak.empatiye göre Olasılıksız -ki nasıl bi çılgınlıksa e-kitap olarak okumuştum :) - tek geçerim! ama yine de her daim Adam Fawer'a saygılar.
Okuyorum,
Karanlık, rutubetli, çok bağırışlı, çok nefessiz, çok sabahsız, çok aşksız, çok çiçeksiz, çok neşesiz, çok kitapsız bir şehirde hayatta kalabilmek için...Büyücülerin, haramilerin, borsacıların, reklamcıların, korsanların, işgalcilerin, bankacıların elinden kurtulabilmek için..
Korkarım biticek bugün yarın ama olsun be! 2011 'de çıkıcak kitabın ilk cümlelerini biliyorum.söylemem ama,teşekkürler Gökhan!
Bu arada sahaflar festivali Taksim gezi parkında 28 Eylül tarihine kadar...
Sahi,sosyloji okumaya karar verdim ben! Hadi hayırlısı...
İçindekiler:
bensel saçmalıklar
9.09.2010
Biraz daha passiflora lütfen...
Bolca misafir,ikramlar,tıkınma,suratta zoraki bi gülümseme;sokakta çatapat patlatıp kafa ütüleyen veletlerle,kalıplaşmış bayram mesajları ve bayramın 1 günü.... kutlu & mutlu olsun herkese !
İçindekiler:
bensel saçmalıklar
4.09.2010
Sen hiç istemedin ki dostum!
— "İsteseydin, eğer gerçekten isteseydin, olmak istediğin, olmasını istediğin olurdu. Olmadığına göre sen henüz istememişsin demektir."
Sen hiç istemedin ki dostum! İstemek nedir bilmedin ki! Hiç tutulmadın sen!
Tutkuların için ölmedin ki! İsteseydin ölürdün, ölseydin olurdun! Sen hiç olmadın ki! Evet, olmadın, çünkü sen hiç ölmedin! Ölecek kadar istemedin, ölümün pahasına istemedin, ölümüne istemedin! İsteseydin ölürdün. Ölseydin olurdun. Ne öldün ne ...oldun. Çünkü sen istemedin. İsteğini, istediğini aslında dile bile getirmedin. Öyle ya, bir kere dile getirseydin, olurdun. Bir kez adam gibi aklından geçirseydin hemen orada olmuş ve ölmüş idin.
Sen hiç istemedin ki dostum!
İstemesini bilmedin. İstemek nedir bilmedin.
Çünkü sen ol deyince
olduranı hiç tanımadın.
İçindekiler:
altını çizdiklerim,
Dücane Cündioğlu
26.08.2010
opeth for star
Yükleyen tourniquet-slh. - Diğer müzik videolarına göz atın.
Opeth -to bid you farewell şimdi ve aslında bir hafta boyunca dinlediğim şarkıyla yabancılaştığım kendimle yüzleşip daha da karmançorman olurken ve evet bu geç kalmış bi ramazan yazısı...tuhaf biliyorum.
Geldi ve gidiyo bile.En gelmesi gerektiği zamanda geldi yine hep imdada yetişir gibi.evet sıcak ve çok sıcakta ama olsun,en çok özlediğim zamanda geldi.Zor, ama böyleyken daha da güzel.Umut etmenin,dua etmenin ve hatta ölmenin en anlamlı olduğu zaman diliminde ve şarkının en güzel kısmı da gariptir 3:26 gibi başlıyo...
Yükleyen tourniquet-slh. - Diğer müzik videolarına göz atın.
Opeth -to bid you farewell şimdi ve aslında bir hafta boyunca dinlediğim şarkıyla yabancılaştığım kendimle yüzleşip daha da karmançorman olurken ve evet bu geç kalmış bi ramazan yazısı...tuhaf biliyorum.
Geldi ve gidiyo bile.En gelmesi gerektiği zamanda geldi yine hep imdada yetişir gibi.evet sıcak ve çok sıcakta ama olsun,en çok özlediğim zamanda geldi.Zor, ama böyleyken daha da güzel.Umut etmenin,dua etmenin ve hatta ölmenin en anlamlı olduğu zaman diliminde ve şarkının en güzel kısmı da gariptir 3:26 gibi başlıyo...
İçindekiler:
bensel saçmalıklar
8.08.2010
Daha önce bahsetmedim ama çalışmaya başladım hatta yarın 3.haftaya giriyorum.Geçici ,dönemsel bi iş ama kpss sürecinde ilaç gibi.Uzun zamandan beridir işsiz olduğumdan epey zorlandım başlarda(hergün 6:30'da kalkıyorum mesela) ama alışıyorum yavaş yavaş. ve yine arşiv... Mezarlık müdürlüğündeki maceramdan sonra ki -bunu bi ara anlatmalıyım - yeniden tozlu dosyalar arasındayım.Aslında belediye ortamı olması ve memurlarla aynı şartlarda çalışmak dışında uzun yol ve az ücretten dolayı çekilmezdi ve işi de daha ilk günden bırakabilirdim ancak alacağım cüzzi miktardaki maaşın akibeti hakkında o kadar çok planım var ki :) dayanmam gerektiğine karar verdim ve tabiki geçici olması fikri... yani tek dileğim kpss'den istediğim yere yeticek puan alıp arşivcilik kariyerime son vermek.Bu hayalle avutuyorum kendimi...
Onun dışında hergün insanlar,suratlar,sesler,maskeler,maskeler ... yorucu!
Neyse işte,
yarın sendromuyla birlikte pazartesi gidip uyusam iyi olcak.
İçindekiler:
bensel saçmalıklar
20.07.2010
"Lacan'ın bakış açısını anladınız mı?
fanteziler gerçekdışı olmak zorundalar.
çünkü istediğiniz şeyi elde ettiğiniz anda artık onu istememeye başlarsınız.
İsteğin devam edebilmesi için objesinin sürekli olarak eksik olması gerekir.İstediğiniz o şey değildir.onun fantezisidir.
İstek çılgınca fantezileri destekler.
Sadece gelecekteki mutluluğumuzun hayalini kurarken gerçekten mutlu oluruz." derken pascal'in anlatmak istediği de buydu.
Bu nedenle "avlanmak, öldürmekten daha zevklidir." deriz.
ya da "ne dilediğine dikkat et."Ona sahip olacağın için değil.
çünkü ona sahip olduğun zaman artık onu istemeyeceğin için.
lacan'ın verdiği ders şu:İstekleriniz doğrultusunda yaşamak sizi asla mutlu etmez.Gerçek anlamda insan olmak demek fikirler ve idealler için yaşamak demektir.Hayatınızı istediklerinizin ne kadarını elde ettiğinizle değil yaşadığınız samimiyet, şefkat ve özveri anlarıyla ölçmek demektir.
çünkü sonunda kendi hayatlarımızı önemli kılmanın tek yolu diğer insanların yaşamlarına değer vermektir."
fanteziler gerçekdışı olmak zorundalar.
çünkü istediğiniz şeyi elde ettiğiniz anda artık onu istememeye başlarsınız.
İsteğin devam edebilmesi için objesinin sürekli olarak eksik olması gerekir.İstediğiniz o şey değildir.onun fantezisidir.
İstek çılgınca fantezileri destekler.
Sadece gelecekteki mutluluğumuzun hayalini kurarken gerçekten mutlu oluruz." derken pascal'in anlatmak istediği de buydu.
Bu nedenle "avlanmak, öldürmekten daha zevklidir." deriz.
ya da "ne dilediğine dikkat et."Ona sahip olacağın için değil.
çünkü ona sahip olduğun zaman artık onu istemeyeceğin için.
lacan'ın verdiği ders şu:İstekleriniz doğrultusunda yaşamak sizi asla mutlu etmez.Gerçek anlamda insan olmak demek fikirler ve idealler için yaşamak demektir.Hayatınızı istediklerinizin ne kadarını elde ettiğinizle değil yaşadığınız samimiyet, şefkat ve özveri anlarıyla ölçmek demektir.
çünkü sonunda kendi hayatlarımızı önemli kılmanın tek yolu diğer insanların yaşamlarına değer vermektir."
Dr. David Gale/The Life of David Gale
İçindekiler:
altını çizdiklerim,
film,
The Life of David Gale
15.07.2010
Sonunda bulabildim! Günlerdir kafayı yemek üzereydim. Lili gibi çook küçükken izlediğim ve hayal meyal hatırladığım bi film vardı ancak filmin adı,tarihi ya da oyuncuları hakkında hiçbişey hatırlayamadığım için bulmam epey zor oldu.Hatta bi ara umudumu kesmiştim.Anlattığım çoğu kimse de filmi hatırlayamayınca cidden uydurduğumu düşünmeye başlamıştım :)
Evett filmimizin adı Little Princess (1939) küçük yıldız Shirley Temple başrolde adını hatırlayamasam da bu sevimli suratı hiç unutmamıştım ve mimiklerini :)Babasının savaşa katılmasıyla Sara'nın değişen hayatı,lüle saçlı bebeği ,zengin mutlu bi çocukken hizmetçilik yapmak zorunda kalması,tavan arasındaki odası,çatılara açılan büyük penceresi aklımda kalanlar....
Sonra bu filmi ararken başka hayali filmlerimi de hatırladım.Bi tanesini daha buldum ve yine Shirley Temple!
Şimdi rahat bi uyku uyuyabilirim :)
İçindekiler:
bensel saçmalıklar,
film
7.07.2010
-Tarih tekrarı yapmalıyım yo yo coğrafya, hayır hayır Türkçeden yazım kurallarını tekrar etmem gerek,yok ya hepsini bırakıp deneme çözmeliyim...
kpss'ye son üç! Çıldırmak üzereyim!
Yukarıdakilerin hepsini yapmaya çalışıyorum.
Konudan konuya,dersten derse atlıyorum.Ama sanki yeterli olmuyo,kafam daha da karışıp ,bildiklerimi de yapamıycam diye korkuyorum...Acep hiç uyumasam sınava kadar,hiç durmadan çalışsam?
Üstelik aklımda filmler,replikler,fırat,faik ,diğer çizgiler,karikatürler,çıkın kafamın içinden!
Üstelik aklımda filmler,replikler,fırat,faik ,diğer çizgiler,karikatürler,çıkın kafamın içinden!
neyse...
sınav sonrası görüşürüz ya da görüşmeyiz...
Görüşemezsek belki paraşütlerle ilgili hayalimi gerçekleştirmek üzere uzaklarda olurum.Evet olabilir :)
İçindekiler:
bensel saçmalıklar
21.06.2010
Memurusgillerden Margaret ve ailesi... Yakında bloğu da ele geçirecek bu kadın!
Anlamadığım nokta sınava bu kadar az kalmışken benim daha sıkı çalışmam gerekmez miydi?
Peki ben neden böyle salak salak şeylerle uğraşıyorum acep!!
Neyse ,hadi siz kaynaşadurun ben gidiyim bu arada kaynananın adına karar veremedim gıcıklık olsun diye "yağmur","su","tuana" tarzı yeni isimlerden biri olsun istiyorum kayanana isimleri hep eski isimler olcak diye bi kaide yok ya :)
İçindekiler:
bensel saçmalıklar,
margaret
18.06.2010
''sevgili doktor,
beni rencide ettiniz. ve ben açıkçası bunu sizden beklemiyordum, insanlara hasta olduğumu söylüyorsunuz. onlarla konuşmaya çalıştım fakat hiçbiri dinlemedi. tam konuşmaya başlarken acele laflar edip gitmeleri gerektiğini söylüyorlar. sanırım size daha çok inanıyorlar. önemsiyorlar da üstelik. bir defasında şizofren dediğinizi duydum. sonra anlayamadığm bir sürü şey. siz anlattıkça, onlar kafalarını sallıyorlar. sınıfta ön sıralardaki çocuklar gibi.
kahretsin!..
haklı olamazlar. onlara nasıl zarar verebilirim. onlar yaşamıyor doktor! türkü söylediklerini duymadım inanabiliyor musun? aşık olmuyorlar, uykusuz geçirdikleri tek bir gece yok.
beni rencide ettiniz. ve ben açıkçası bunu sizden beklemiyordum, insanlara hasta olduğumu söylüyorsunuz. onlarla konuşmaya çalıştım fakat hiçbiri dinlemedi. tam konuşmaya başlarken acele laflar edip gitmeleri gerektiğini söylüyorlar. sanırım size daha çok inanıyorlar. önemsiyorlar da üstelik. bir defasında şizofren dediğinizi duydum. sonra anlayamadığm bir sürü şey. siz anlattıkça, onlar kafalarını sallıyorlar. sınıfta ön sıralardaki çocuklar gibi.
kahretsin!..
haklı olamazlar. onlara nasıl zarar verebilirim. onlar yaşamıyor doktor! türkü söylediklerini duymadım inanabiliyor musun? aşık olmuyorlar, uykusuz geçirdikleri tek bir gece yok.
tanrı'yı bu şehirde istemiyorlar.
bu arada iş için gönderdiğim başvuru formlarına referans olarak ıra, eta, hamas yazmamı garip karşıladınız. ben akşam çayı için bazen bask'ta, bazen şili'de, somali'de, iskoçya'da içiyorum. bunun adı dostluktur doktor.
sınırlar yürümesini bilmeyenler içindir.
kabul, bunlar gibi iyi vatandaş olamadım. Ama siz bürokrasi kuyruklarının mutsuz kölelerisiniz.
zavallılar!
şimdi yerlerinizi değiştirin, yeni oyunlara hazırlanın.
geveze tanrılarınız yeni bir perde istiyor.
sizi elimde simitle izleyeceğim. gazoz içeceğim koşuşturmalarınıza.seçme hakkınız aklınızdan bile geçmeyecek.
evet bayım, bazı şeyleri anlayamadığım doğru...
haftanın üç günü, iş dönüşü uğrayıp kuaförden aldığınız karınızın yanında duran, avlanmayı, sürü beklemeyi beceremeyen şu küçük tüylü yaratığı niçin yanınızda tuttuğunuzu anlamıyorum örneğin. bir gecelik aşkın, kirli şehvetin, sarhoş sevişmelerin genç kızların rahimlerine bıraktığı ceninlerin, yaşlı bir kokananın kırışık cildine sürülmesini anlamıyorum. tayland'lı sekiz yaşındaki yoksul köylü kızların kasıklarındaki batılı sancıyı anlamıyorum. ağızlarında tanrı sözleri, emek sömürücüsü, ucuz işgücü avcısı insanların tanrı'yı mali danışman olarak görmelerini de anlamıyorum. ve bunları anlamadığım her gün büyük şölene biraz daha yaklaşıyoruz.apaçiler'in güney afrikalıların, herlemli zencilerin, lübnan ve perulu gerillaların katılacağı devrim şölenine.
o gün orda olacaksınız doktor. avuçlarınız terleyecek, saygıyla titreyeceksiniz ezilmiş halkların ağırbaşlı düğün coşkusunu göreceksiniz.
geveze tanrılarınız yeni bir perde istiyor.
sizi elimde simitle izleyeceğim. gazoz içeceğim koşuşturmalarınıza.seçme hakkınız aklınızdan bile geçmeyecek.
evet bayım, bazı şeyleri anlayamadığım doğru...
haftanın üç günü, iş dönüşü uğrayıp kuaförden aldığınız karınızın yanında duran, avlanmayı, sürü beklemeyi beceremeyen şu küçük tüylü yaratığı niçin yanınızda tuttuğunuzu anlamıyorum örneğin. bir gecelik aşkın, kirli şehvetin, sarhoş sevişmelerin genç kızların rahimlerine bıraktığı ceninlerin, yaşlı bir kokananın kırışık cildine sürülmesini anlamıyorum. tayland'lı sekiz yaşındaki yoksul köylü kızların kasıklarındaki batılı sancıyı anlamıyorum. ağızlarında tanrı sözleri, emek sömürücüsü, ucuz işgücü avcısı insanların tanrı'yı mali danışman olarak görmelerini de anlamıyorum. ve bunları anlamadığım her gün büyük şölene biraz daha yaklaşıyoruz.apaçiler'in güney afrikalıların, herlemli zencilerin, lübnan ve perulu gerillaların katılacağı devrim şölenine.
o gün orda olacaksınız doktor. avuçlarınız terleyecek, saygıyla titreyeceksiniz ezilmiş halkların ağırbaşlı düğün coşkusunu göreceksiniz.
sizi reddediyorum doktor!
hakkımda hiçbir yargıda bulunma hakkına sahip değilsiniz.akademik kariyeniz değil yüreğiniz yetmiyor. kıçınızı serdiğiniz o deri koltuğunuzu ve bağıl değerlerini reddediyorum. hayatı tanımlamaya ilişkin ortaya koyduğunuz ekonomik temelli yaklaşımların tümünü reddediyorum.
kapital ahlak kahrolsun!
...
Tarık TUFAN ( kekeme çocuklar korosu'ndan)
İçindekiler:
kekeme çocuklar korosu,
Tarık Tufan
15.06.2010
şimdi süper kahraman olmak vardı
Görünmez olsam da yeterdi aslında...
israilin mavi marmara saldırısından sonra da düşünmüştüm bunu önceleri de düşünmüyo değildim her şehit haberinden sonra da; ah be bi süper kahraman olcaktım ki mahvederdim bunları diyip görünmez olup yapacaklarımı düşünür saçma salak düşüncelere dalardım... gerçi herşey çizgi filmlerdeki gibi kolay olmazdı tabi yani "israili ortadan kaldıracak kırmızı düğme" olmazdı görünmez olup gidip basıp da yok edeyim ama yine de bişiler yapabilirdim diye düşünüyorum...İnsanın elinden bişey gelmeyince böyle abuk abuk düşüncelere dalması da normal oluyo neyse.
Süper kahramanlar demişken... aklıma hep ilk örümcek adam geldi&gelir neden süperman ya da batman değil de örümcek adam bilmiyorum ama bana daha sevimli gelir her zaman.yo yo filmiyle tobiyle falan alakası yok miniminicikken bile severdim keratayı.Batman bana hep sıkıcı,ukala gelmiştir ve hatta batmanın düşmanları ondan her zaman daha güçlü ve daha sevimlidirler.zengin bi züppe olması da gıcığıma gitmiştir.
neyse neyse öylesine bi uğrayım dedim.Bu görünmezlik meselesi de yine neden aklıma düştüyse hımm tamam ya görünmez olup kpss sorularını ele geçirmek falan ee anayasa çalışırken böyle hayaller kuruluyo ister istemez :)
İçindekiler:
bensel saçmalıklar
4.02.2010
Kendi Kendime
+ pişt melek kalk hadi tarih çalışman gerek!
-Tarih mi? Dur bi ya daha yeni coğrafyadan kalktım biraz mola hakkım olmalı.Hala kafamda marmara ve Ege bölgesinin tarım ürünleri uçuyo!
+Olmaz kalk hadi dersin başına,hem yapacak başka bi işin de yok!
-27 yaşındayım ve hala ders çalışmam gerekiyo. Sence de garip değil mi?
+Fazlasıyla komik de üstelik (gülüyodur) ama işsizsin,böyle devam ederse de iş bulman çok zor! kpssyi kazanman gerek,kpss tek kurtuluşun! kpssyi kazanman içinse çook bi fazla net yapman gerek.Hayallerini gerçekleştirmek o çok istediğin coğrafyaya gitmek için! Unuttun mu?
-Tamam can evimden vurdun beni haklısın.
+Haklıyım tabi ama bazen seninle yaşamak çok zor biliyosun dimi?
-Biliyorum biliyorum...O değilde real madrid'te bi ara Redondo diye bi futbolcu vardı sahi ne oldu ona?
+ !!!!!!!
İçindekiler:
bensel saçmalıklar
22.01.2010
"biirr sabahh erken,
güneş henüzz doğarken,
rastladım botlarını giymeye çalışan sersem tırtıla
dedim:küçük...yeşil... şirin tırtıl !
tırtıllar asla, asla, asla, asla, asla,asla,asla kahverengi bot giymez!
-küçük minik yeşil tırtıl, unutmaki tırtıllar asla asla asla, asla asla, asla asla kahverengi bot giymez.
-hiç mi?
-asla
-ama ama.. hiç mi?
-Asla!"
İçindekiler:
susam sokağı
12.01.2010
10.01.2010
turk işi şeytan filminden korkan tek insan evet o benim!
Biçok kişinin gülmek için izlediği o salak filmden korkmuşluğum doğrudur işin acı yanı hala da oturup çok rahat izleyemem tırsarım işin daha komik yanı ben bunun orjinalinden bu kadar korkmamıştım!Burdan filmin yapımcılarına sesleniyorum içiniz rahat olsun filmden korkmuş olan birisi var :)
neyse
7-8 yaşlarında falan babamın dayısının evinde izlemiştik ilk kez.Eve dair hatırladıklarım köyde bahçeli ve tek katlı oluşu ama fazlaca kasvetli zaten köyde evler öyledir ya hep ya da bana öyle gelmiştir...Ev sahibi dayı kanalları değiştiriyodu teleondaydı yamulmuyosam o lanet film izlemeye başladık korktum kapatmadılar da annemin kucağına yatıp kulaklarımı tıkadığımı hatırlıyorum etrafımdakiler de bana mı gülsünler filme mi gülsünler şaşmışlardı :)) garip işte hocayı çağırıyolar ya zemzem suları falan sanırım onlar gerçekçi gelmiş olmalı ama hala o tersten konuşma o ses kulağımdadır.Bi ara cihan ünaldan bile tırsmıştım bu film yüzünden.Filmdeki kızı daha sonra muhtelif arabesk filmlerinde gördüm aynı bakışlar!Hiç değişmemiş! o kadının böyle acayip bi bakışı var yaa!Resimlerini bulabilirsem anlarsınız ne demek istediğimi heh evet işte şu acayip bakış:)
Benzer bi korkuyu başka bi filmde de yaşamıştım.Henüz videolardan film izlenilen dönemdi hayal meyal hatırlıyorum annemler almış hz.ibrahimn hayatını anlatan dini içerikli bi filmdi.Nemrut rolünde hababam sınıfının pinti müdürü muharrem gürses oynuyodu.Ama ne korkmuştum nemruttan!! kulağına sinek kaçma sahnesi,dilinin düştüğü sahne bi de mağraya gidip şeytanla konuşuyodu falan.Yine hatırladım o sahneleri:/Hadi şeytan filmini bi kenara bırakalım ama nemrut gerçekten de korkunç olmayı başarmıştı bence...neyse
7-8 yaşlarında falan babamın dayısının evinde izlemiştik ilk kez.Eve dair hatırladıklarım köyde bahçeli ve tek katlı oluşu ama fazlaca kasvetli zaten köyde evler öyledir ya hep ya da bana öyle gelmiştir...Ev sahibi dayı kanalları değiştiriyodu teleondaydı yamulmuyosam o lanet film izlemeye başladık korktum kapatmadılar da annemin kucağına yatıp kulaklarımı tıkadığımı hatırlıyorum etrafımdakiler de bana mı gülsünler filme mi gülsünler şaşmışlardı :)) garip işte hocayı çağırıyolar ya zemzem suları falan sanırım onlar gerçekçi gelmiş olmalı ama hala o tersten konuşma o ses kulağımdadır.Bi ara cihan ünaldan bile tırsmıştım bu film yüzünden.Filmdeki kızı daha sonra muhtelif arabesk filmlerinde gördüm aynı bakışlar!Hiç değişmemiş! o kadının böyle acayip bi bakışı var yaa!Resimlerini bulabilirsem anlarsınız ne demek istediğimi heh evet işte şu acayip bakış:)
İçindekiler:
benim acayip çocukluğum,
bensel saçmalıklar
9.01.2010
mock and sweet
çuç çu ri çuç çuu dorrik dorrik moguu moguu... mock and sweet!Küçüklüğümün bir numaralı çizgi filmlerindendir kendileri hastayım bu köstebeğin pilot şapkasına gözlüklerine...canım feci halde sıkılıyodu bu şarkıyı dinleyene kadar! Şarkısını üstelik de sözleriyle buldum hehe:)Dinleyin gam keder kalmasın, çuç çu ri çuç çuu :)
Çuç Çuuuu!
Çuç Çuuu!
Dorig mogda! çuuç çuuuuu
dorig dorig mogu mogu
dorig dorig mogu mogu
çuç çuç ri çuç çu!
oy dava mogu la no
dodiin mogu dah!
çuç çuç ri çuç çu!
gurig gurig mogu mogu
gorig gorig mogu mogu
yamma no tongedu, u mino tongedu, moguu
tongedu, minnade vakari
hadu badu himaşitaaa! dori dori
yoo lok daa...h! hah hah hah ha!
kom tuku mogulano çuç çu, dodi mogudaka çuç çu, uy lava dorig moguuu vaaov!
çuç çuç ri çuç çu!
çuu ru rirah, çuç çu!
dorig dorig! çuu ru rirah!
İçindekiler:
bensel saçmalıklar,
mock and sweet
Kaydol:
Kayıtlar (Atom)