12.01.2012

birbiriylebağlantılıyüzbinlerceyılım vor.



İnsanın iç sesi ya da kafa sesi ile mi demeliyim arası iyi olması gerekmez mi.
Hani onun en iyi anlayan en iyi dostu gibi,ya da en azından cesaretlendirmesi falan?
Ben iç sesten hep hakaret hep azar.Hep salak mışım hem aptalmışım,neler neler...
Ya da tamam kabul,salak olduğum konusunda haklı bu net.Ama biraz olsun yardımcı olabilir öyle değil mi.Hep cesaret kırıcı şeyler söylemesin bana.Halbuki çabuk gaza geldiğimi en iyi bilen de kendisi.
Neyse 
Evet bi salaklık yaptım yine ben.İş buldum ama eski işim,eski şirket,arşiv yine.
Değişen hiç bişey yok,şartlar daha da berbat,mesafe uzak.
Yine kör karanlıklarda uyanıp otobüs hatları arasında mekik dokuyorum ve kendime bunun mantıklı bir açıklamasını yapmaya çalışıyorum.Evet hayatın gerçekleri dediğimiz o zırvalar.Hayal dünyasında fazlaca yaşamana izin vermiyolar.çok bile kalmışım filmlerle kuşatılmış güpgüzel zamanlarda, sıyırdılar.
üstelik hayata tahammul etmenin yollarını bulmuşken tam da.Ne çok mu dramatize ediyorum,evet çalışmak zorunda olmayı sevmiyorum,
Neyse diyelim yine.Güzel tarafları da yok değil.Mesela iş güzergahıyla uyumlu Puslu Kıtalar Atlasını okuyup bitirdim.Uzun İhsan Efendi ve Bünyamin ile yolculuk yapmak,mükemmeldi.Şule Gürbüz'ün Kambur'unu ise bitmesin diye uyuklama arası minik dozajlarla okuyorum.Yine mesela bi karar aldım bugün ben. Bu kararı almama sebep olan insan arşivde niye çalıştığını hiç anlamadığım Perihan.Sinema televizyon okumuş da.Filmlerden bahsettik,yönetmenlerden bahsettik,derslerden.Onur Ünlü'den.Farkettim Onur Ünlü'yü seven birini sevmemek mümkün değilmiş.Sonra yine filmlerden,filmlerden...Ve dedim ki neden Ales'e girmiyorum ki.Halkla ilişkiler+işletme üstüne sinema televizyon yüksek lisans mümkün olur mu dedim.Olurmuş,deniycem!


5 yorum:

Must. dedi ki...

Hoşsohbet bir iş arkadaşı, kitap okunabilecek zamanlar.. Hayırlı olsun (:

Mary Daisy Dinkle dedi ki...

teşekkürler Must (:

zehrina dedi ki...

o iç sesi bi elime geçrirsem fena olacak zaten! bana da boyuna anlamsız bir aşırı cesaret yüklemesi yapıyor ama öyle böyle değil, ben bile kendime şaşıyorum, sonra pişmanlıklar saç baş yolmalar..sonra o iç ses gelip pis pis sırıtıyo, nasıl da yedin aptal diyo. benimki salak değil de genelde aptal olduğumu fısıldar ama iş işten geçtikten sonra, baştan söylese ya şunu, unutuyorum arada.
neyse en azından iş arkadaşın iyimiş, yolları kitapla geçirmek de bi başka güzel oluyo.
ben hala bu kast sistemiyle çalışan ve ünvanlarına tapınan(keşke ineğe tapsalar, gözümde içi boş ünvanlarından daha kıymetli) insanların içinde napıyorum,şu an aptallıktan başka bir cevabım yok. peh.

Mary Daisy Dinkle dedi ki...

@zehrinaaa,napıcaz biz bu iç seslerle ya! belki de onların dediğinin tam tersinin yapmalıyızdır.Mesela benim iç sesim beni ezim ezim ezerken evet haklısın dememeliyim ona.Karşı durmalıyım biraz,arada kapa çeneni falan demeliyiz belki de.Pof çok yorucu bu iç seslerle başetmek çok.O bahsettiğin insanlara tahammul edemeyip hep istifa edip kaçtım ben.Gördüm ki tekrar geri dönmek zorunda kaldığımda kendilerini japon yapıştırıcısıyla yapıştırdıkları şaşalı makamlarından milim oynamamışlar.sonra dedim ki onları hiçe sayarak direnmeliyim,bakalım nereye kadar...

zehrina dedi ki...

'boşver salla zaten bu dünya düş gibi bir şey' desem de bu bir şey değiştirmiyo tabi. şunu da desem yine değişmeyecek, olsun, Poe'ye saygı ile:

"Günlerimin bir düş olduğunu söylerken
Haksız değildin katiyen
(...)
Bütün gördüğümüz ve göründüğümüz de
Düş içinde düş müdür sadece?"