27.11.2011

"bazı hafta sonları sinemaya gidilir. "

Aylardır heyecan ve merakla beklediğim Onur Ünlü filmi,Celal Tan ve Ailesinin Aşırı Acıklı Hikayesi'ne dün itibariyle kavuştum.
Öncelikle söylemeliyim ki filme dair tahminim, Polis gibi hatta belki ondan daha matrak,Güneşin Oğlu'na ise daha yakın bir film olacağı yönündeydi.
Aslında filmin ilk kısmı bittiğinde tam da bu civarlardaydık.Ve ikinci kısmından da epeyce umutluydum.
Ancak ikinci kısımda absürtlük dozu artarken beklemediğim bir şekilde küfür dozu da arttı -küfürlerin çok rahatsız edici olduğunu da söylemem gerek.-
ve alelacele ya da gelişigüzel mi demeliyim bir bitişle son buldu.Bittiğinde hayal kırıklığına uğradığımı da itiraf ediyorum.
Çünkü aslında kadro,konu,hatta müziklerden oluşan karışım ve tabiki Onur Ünlü unsuruyla bundan çok daha güzel bir film olabilirdi.
Ama yine de izlenmeyecek ya da vakit kaybı sayılabilecek bir film diyemem.


 
Aslında benim en büyük korkum Onur Ünlü'yü Leyla ile Mecnun sayesinde tanımış ve filme sırf bu yüzden gitmiş insanlar.
Film tanıtımlarında da Leyla ile Mecnun'nun yapımcılarından diyerek dizi izleyicisi de filme çekilmişti.
İşte filme dizi hürmetine giden ve beğenmeyen izleyicilerin yaptığı olumsuz yorumlarda nerdeyse dizinin başarısı tamamiyle senariste bağlanmış ve film kesinlikle beğenilmemiş.
Onur Ünlü'yü sadece dizi ve Celal Tan ile tanımış insanlar belki de ister istemez dizi ile film arasında kıyaslama yapıp,haksızlık etmişler.
Kabul Celal Tan iyi bir tanışıklık olmadı bu insanlarla ama Onur Ünlü'yü anlamak için kesinlikle Beş Şehir'den başlayarak diğer filmleri de izlenmelidir.
Aslında Leyla İle Mecnun nasıl bir aklın ürünü olduğunu daha iyi anlayabilirler böylece ve hatta Ah Muhsin Ünlü ile tanışmalılar.
 neyse,
Filme dair olumsuz yorumlarım umarım sizi etkilemez.Belki aylarca beklemenin ve fazla beklenti içine girmenin bir sonucu olabilir.Zira okuduğum yorumlarda filmi çok beğenen insanlar da yok değil.

 Ve bir uyarı.Film bittiğinde Erdal Bakkal hiç bir zaman o eski Erdal Bakkal olmayabilir gözünüzde.Sanki Erdal bakkal nurten ablayı aldatmış ve siz de yakalamışsınız gibi garip bir his ve tiksinme durumu.

23.11.2011

"'bazı kediler rasyonalize olmak istemiyorlar."



 Yazdıklarımı siliyomuşum öyle söylüyolar.Saçmalıkları yazarken iyi de yazdıktan sonra okuma kısmı benim için eziyet.Sonra hop diye siliveriyorum.Zaten blogu da kaç kere silmeye kalkışıp silememiştim.Bi gün sileceğimi bile bile birşeyler ekliyorum buraya.Öyle bir psikoloji işte,kendine zerre güvenmeyen insan tipi.
Neyse... 
Aslında paylaşacağım muhteşem melodi için böyle bir girizgah yapmak istemezdim...
Hani bahsediyorum hep hayatıma fon müziği olmuş ve arada sırada ortaya çıkmayı bekleyen melodiler var diye.İşte onlardan biri bu ezgi,dinlediğim andan beri.
Öyle büyülü ki bir kere dinlemek bile kafanın içine yerleşip,hücrelerine işlemesi için yetip de artıyor.İçindeki hüzün o kadar derinki yaşanan acılara şahit olmuşsun gibi içindeki gözyaşlarını hissedebiliyosun.Ağlayan insanların hıçkırıklarını duyabiliyosun.

Aslında Özcan Alper daha önce de yapmıştı bunu.Sonbahar'ı izleyenler bilirler, finalde ,o tek sahne ve arkadaki ağıtın sarsıcı etkisi günlerce sürmüştü bünyede.İşte Gelecek Uzun Sürer filmi de bu bahsettiğim melodiyle son buldu ve sonundaki görsellikle birleştiğinde gerçekten yıkıcı bir etki bıraktı yine.Öyle ki film bitip yazılar çıktığında ve şarkı hala devam ederken koltuğa çakılı kalmışsın hissi.Omuzlarında bir yük var artık ve çıkamıyomuşsun gibi.Bilmiyorum amma da abarttın diyebilirsiniz ama gerçekten bendeki etkisi böyle oldu.Uzun zaman arayıp bulamamıştım,dün bulduğumdan beri dinledikçe dinlediğim o ezgi,o ağıt.

10.11.2011

"akşamları hava siyah oluyor."



Hayatımın en bitmek bilmez bayramıydı (!)
Cep telefonuna kestikleri kurbanın fotoğrafını çeken bir grup insan,zorla fotoğrafı gösterip kavurmaya yedirmeye çalıştılar.
Facebooktan onları engellediğimi anlayan bi takım uzaktan akraba bayram ziyareti adı altında kapımıza siyah çelenk bırakıp sessizce dağıldı.
-"Ee sizin çocuklarda bişey yok mu?
Biz,bizim 3 numarayı everdik,2 numaranın da süper bi işi var." diyen misafir görünümündeki insanların üstüne evimizin kadrolu hamam böceği Büdü'yü salmak üzereyken annem tarafından engellendim.Belirtmek isterim ki kendisi plastik bile olsa gerçek hamam böcekleri tarafından eğitilmiştir.
Uzun zamandır görüşemediğim ya da tamam kimi zaman bilerek ve isteyerek ektiğim arkadaşlarım tarafından sorgulanıp,gerçek hayat zırvaları dinleyip hayattan bi kez daha soğudum.Hiç biri de izlediğim filmlerle ilgilenmedi.En son erkek arkadaşlarından bahsederlerken sıkıntıdan baygınlık geçirmişim.
Gittiğim akraba ziyaretinden Leyla ile Mecnun'u izleyemeyeceğimi anlayınca herkes tıkınırken,kapının aralık olduğunu bi anda kaçıp eve kadar koştum.Çok şükür ki yetişebildim.İsmail Abi'yi gördüğüm anlarda,kabul ediyorum hayat bi ara bayram gibiydi.
Kavurma,kemik suyu çorba,parça etli nohut,kavurmalı pilavdan başka bişey pişmediğinden dört gün çay içip şekerlik içindeki yeni keşfim olan çikolin adlı şekerle beslendim.
Bayramın arkasından konuşmak gibi olmasın ama bittiği için seviniyorum.Yaşasın rutin günler ve hayal dünyamız!