26.06.2011

Hatırlatma (!)

 
 "Hatırlat da haziranın sonlarında çocukluğumu yakalım!"
Ah Muhsin Ünlü.

evet,
kiminkinden başlıyoruz?

20.06.2011

 
 
 
Ne alaka demeyin ama ben Ajda Pekkan'ı hiç mi hiç sevmem.Hatta belki de bu ülkede onu sevmeyen tek kişi
bile olabilirim.Tıpkı Türk işi şeytan filminden korkan tek insan olduğum gibi :]
Mesela Burger Kingteki sufleyi seven tek insan da ben olabilirim.
Ciddi şüphlerim var bu konuda.
Sıcak kek üzerinde dondurma ve evet kime tavsiye ettiysem seven çıkmadı benden başka.
Aslında bu acayiplikler listesi uzayabilir de.ama benim anlatmak istediklerim bunlar değildi.
Geçen cumartesi Cihangirdeydim.Off bu arada cümle çok fiyakalı oldu.:)
Hani şu entel,insanların ve bi takım ünlülerin uğrak yeri olan kafelerden birinde vakit geçirme şansım oldu.
Birbirine karışan sohbetler arasında epeyce etrafı gözlemleme fırsatım da.
Çok garip geldi bana en başta.Yani yol kenarı ve ne biliyim öyle manzaralı falan bi yerde olmamasına rağmen tıklım tıklım masaları görmek.Ve böylesi mütevazi ortamda bi takım ünlülerle karşılaşmak.Sanırım onları cezbeden ortamın sadeliği ve rahatlığı.Ve Çay! Çayları çok ama çok güzel :)
Az daha unutuyodum.İki masa ötemizde Mazhar Alanson vardı.Hemen yanıbaşımızda tvnetteki Kadın spikerlerden bi tanesi ve yan masada Sermet Yeşil.:)
Biraz daha şanslı olabilseydim Tarık hocam'ı da görebilecektim.
Sonraa izlediklerime geçelim.Haftaya yine epeyce film sığdırabildim.
sırasıyla: "Bekleme Odası","Fried Green Tomatoes", "Black Cat,White Cat","Kara Köpekler Havlarken","Six Shooter",
"La Haine".Ve Gökhan'dan yeni aldığım filmler içinden de "Sonbahar","Süt" "Before The Rain" ,"Kader" ve en sonunda Beş Vakit'i izlemiş bulunmaktayım.
Hepsini ayrı ayrı anlatmaya benim kelimlerim yetmez sanırım.
Ama özellikle Sonbahar,Before the Rain,Kara Köpekler Havlarken,Kader ve Beş vakit beni benden alan filmlerdi.

13.06.2011




Tarihimin film izleme rekorunu 1 haftaya sığan 10 filmle kırmış bulunuyorum,
sadece benim katıldığım bi film festivalindeymişim gibi.
Bu hafta Dünya sinemaları arasında daldan dala atlama fırsatı da buldum.
Uzak doğu,Orta doğu,Balkanlar ve Avrupa sineması tabi türk filmleri ve hollywoodla birlikte.
Pazar günü Amelie tadında "Korkuyorum Anne".
Utanarak söylüyorum ki Reha Erdem'in izlediğim ilk filmi oldu.
Sonrasında "Beş Vakit","A Ay","Kosmos" filmlerini de izlenmek üzere listeye ekledim.
The life Of David Gale,Lemon Tree,Orphan,Donggam,Savrseni Krug,
Adam's Aebler,The Orfanato,Masumiyet ve my sassy girl (Yeopgijeogin geunyeo)
sırasıyla izlediğim diğer filmler.Çarşamba günü Leyla ile Mecnun'dan hemen sonra bi kez daha izlediğim
Uzak İhtimal'i de unutmayayım.Hepsinden ayrı ayrı bahsedip kafa ütülemiycem ama bazıları mutlaka izlenmesi gerekenlerden ve onlardan bahsedilmeli.
Onlardan biri,Savreni Krug (kusursuz çember)


Bosna savaşı,sırp kuşatması altındaki Saraybosna,
ailelerini kaybetmiş biri dilsiz iki çocuk ve onlarla yolu kesişen,
alkolik şairin hikayesi.
Savaştan kaçanlar,kaçmaya çalışanlar ve yokluk içinde sıkışmış insanların hikayesi.


 

Sonra Danimarka sinemasının bol ödüllü kara mizah örneği Adam's Aebler(adam'ın elmaları).Aynı zamanda İzlediğim ilk Danimarka filmi.
Filmi başlarda pek sevmediysem de çok değişik konusu ve süprizlerle dolu finali çok ama çok hoşuma gitti.Yer yer hüzünlü ama bi o kadar da komik.



Donggam ve Yeopgijeogin geunyeo filmleriyle de CHAN WOON PARK'tan sonra Uzak doğu sinemasının farklı bi yüzü ile de tanışmış oldum.Romantik,komik sevimli çekik gözlüler :]

Ve tabi Lemon Tree ve hala izlememiş olanlar varsa Masumiyet ve Uzak İhtimal de izlenmelidir.


 Hey, yine filmlerden bahsettim ya da bahsedemedim biliyorum ama film arası hayat gerçekten çok çekilmez.:|

4.06.2011

all is well




Hayatımı filmlerle anlamlandırmaya devam ediyorum.
Geçen cumartesiden beri Polis dışında izlediğim filmler sırasıyla;
Big Fish,
the nightmare before christmas,
Sevmek Zamanı,
chin jeol geumjassi[sympathy for lady vengeance ] ve
3 İdiots.

Haftaya Tim amcayla başlamak çok güzel oluyomuş ve Big Fish'i izleyip uykuya dalmakta öyle.Filmi izlemek güzel bi rüyadan uyanmak gibi.
Sonra jack skellington ve Sally...

Kendileriyle ilgili bi dolu tişört,çanta,vb. şeyleri görmüş olsam da tanışıklığımız yoktu:)
Corpse Bride tadında.O'nun kadar olmasada güzeldi.
oogie boogie man,dr finkelstein gibi karakterler ve hayalgücünü aşan ayrıntılar da öyle.

Ve 1965 yapımı Metin Erksan Filmi "Sevmek Zamanı"...Bambaşka bi film kesinlikle bambaşka.
Yıllar öncesinden sanki bugün çekilmiş gibi.İzlediğim en farklı Türk Filmi.
Yeşilçam'dan fazla,bağımsız,farklı bi anlatım.
İzlediğim en farklı aşk tanımı.
Uzun az diyaloglu sahneler,Yağmur,siyah beyaz eski İstanbul eşliğinde mükemmel bi film ve müşfik Kenter de öyle.
"Gelmiş geçmiş en iyi Türk Filmi" iddiasında bulunmakta mümkün ama ben "Gelmiş geçmiş en iyi aşk konulu Türk filmi" demeyi tercih ediyorum.
özellikle de "Muhsin Bey" aklıma gelince :)

Nerde kalmıştık Chan-wook Park filmi,chin jeol geumjassi.
İkincisi Old boy olan Chan-wook Park'ın intikam üçlemesinin son filmi.
Old Boy kadar rahatsız edici olmasa da O'nun kadar sert,hüzünlü,güçlü anlatım.
Benim gibi Uzak doğu filmlerine alışkın olmayan bünyelerde yan etkiler bırakabilir.
soundtrackler ise mükemmel.

ve bugün izlediğim 3 idiots.Hint filmlerini pek sevmem.
Bu yüzden biraz önyargılı yaklaşmıştım filme ve izlemeden önce de saatlerimi alacağını bilmiyodum.:)
Ama hiç sıkılmadan izledim.Zaman zaman gözlerimin dolduğu da oldu ama filmi kocaman bi gülümsemeyle bitirdim.Ve bu gülümseme hali bütün güne yayılabilir.:)
Hint filmlerine özgü dans sahneleri dışında mükemmeldi,anlamlıydı da üstelik.
Rancho karakterine hayran kaldım bir de.
Benim için Marty Mcfly'dan sonra en sevdiğim,unutamayacağım ikinci hayal kahramanı ünvanına sahip oldu kendisi.
Evet Üç saat uzun bi süre ama bence vakit kaybı değil.

Şimdilik bu kadardı işte,
Güzel bi haftanın özeti.