Değerli bilge Kedi,
Bilmem hatırlar mısın, geçen sene bu zamanlarda,şikayet edip durduğum ve değerini şimdilerde anladığım denize komşu işimde,
iş-cami mescidsizlik koşturmalarında karşılaşmıştık seninle.
Evet evet o kıytırık telefonla fotoğrafını çeken şaşkın bendim.
Bana kızmadığın hatta tevazu ve anlayışla karşıladığın için tekrar teşekkür ederim.
Ama kayıtsız kalamamıştım sana.Yani mezarın yanında gözlerini kapamış dururken...
Bilmiyorum işte.Sanki insanlara bir şeyler anlatmak istermiş gibiydin.
Orda öyle kimbilir neler duyup görürken ,bambaşka alemlerden haber verir gibiydin.
Dünyaya gözlerini yummak böyle bir şey olmalı demiştim içimden.Sen daha ölmeye çalış melek!İşte böyle ölünür demiştim.
Bahçenin öbür tarafında diğer kediler...Neden diğer kedilerle değildin.
Belki de sorsam söylerdin.Beş Şehir diye çok sevdiğim bir film vardı duymuşsundur,ordaki kedi gibi.Şevket'ın bir kedisi vardı filmde.Sohbet edip,dertleştiği onun gibi.
Anlatsam dinlerdin...
Sonra seni göremedim orda.Sonra zaten ben de başka koşuşturmalar içinde farklı yerlerde buldum kendimi.Ama hep hatırlarım, hatırlatırsın anlatmak istediklerini.
Öyle işte.
Benim hiç kedim olmadı bilge kedi,isimler verdiğim hayali köpeklerim ve hiç göremediğim kuşlarım oldu.Ama bi yerlerde bilge bir kedim var.Belki yine karşılaşırız seninle
Görüşmek üzere...