15.12.2012

kısa, kısa ,kısalar- 4




-Ne zaman mandalina soysam aklıma bebek mandalinalar gelir.Bir keresinde minicik bir mandalina dilimi için öyle demişti babam.
"bak bebek mandalina" onu yemeye kıyamamıştım.Amma da yaptın demeyin ama öyle işte.
Küçük her şey gerçekten de küçüktü benim için yavruydu.yıllarca serçeleri yavru kuşlar sanmıştım.
Kuzuların yenmesine her zaman karşı oldum.
Annemi balık ayıklarken ne zaman izlesem,araya karışmış minicik balıklara içerledim.
Hayat böyle böyle daha da zorlaşıyor.

-Evde geçirebildiğim uyku dışındaki en çok üç saatin en iyi ihtimalle bir buçuk saatini bir filme
kalan bir buçuk saatinde ise ısrarla yedirilen yemek,su yerine içtiğim çayla salonda oturup;
hala hayatta,sağ salim ve tek parça olduğumu
annemlere ispat için değerlendirirken izlediğim Kelime Oyunu ile geçiyorum.
Bence Kelime Oyunu'na katılanlar evde ,soruları bildikçe aile eşrafı tarafından verilen gazla soluğu programda alanlar.
Aslında çok gaza gelen bir insanımdır ama yok baba ben adımı bile unuturum orda diyip odama gidiyorum sonra.


-Otobüsteki amca yanındaki, çok bunaldığını söyleyen diğer amcaya:
"boşver zaten altı gün kalmış" dedi."Kıyametin kopmasına."
Sonra güldüler ve boşverdiler yorgun argın eve dönüş yolunda.
Onları bilmem ama benim kıyametim her halukarda kopacak.Belki bir mektup yazarım 21 aralığa.
21 aralıkta kıyamet kopmazsa açma
diye de not düşerim.Ancak bu kadar cesur olabilirim.


-Mor çerçeveli bir gözlüğüm vardı.Kenarlarında süsleri de olan.O zamana kadar başıma gelen en güzel şeydi o gözlük.
Muhtemelen ssk'nın karşıladığı en muhteşem gözlüğü kapmıştım.
Hala şu çok bilmiş bıdıklara benzeyebiliyorken aynı zamanda kendimi iyi de hissettirebiliyordu o gözlük.
Gözüm gibi bakıyordum.
Gerçi bir kere camdan aşağıya sarkarkan, tam dördüncü kattan yere düşmüştü.
Az daha peşinden gidiyodum kurtarmaya.
paramparça olduğunu sanarkan camı bile çizilmemişti.
Sonra ne oldu da başka bir gözlük aldım orasını hatırlamıyorum,büyüdüm müydü o ara.Sanırım öyle sandılar.

9.12.2012


Burada hiç karınca yok hem de hiç.Sadece arada bir,bi kaç sinek görüyorum o kadar.Bir de monitörlerin kenarlarına yapıştırılmış yapmacık,samimiyetsiz uğur böceklerini hem de hergün.
Evden hamam böceğimi getirdim ben de. onu iliştirdim önce klavyeye sonra monitörün tam köşesine.ay o ne diyip irkilmeleri de yetiyor...
Onların gözünde garip olmak bana iyi geliyor.
 
Bana hep öğreneceksin diyorlar.Her afallayışta.İşin kurallarını öğreneceksin.Arkasından konuşup yüze gülmeyi,nefret ederken seviyormuş gibi yapmayı öğreneceksin.Dedikodudan sorumlu açıkgöz muhasebe müdürü de öyle söyledi.O da benim gibiymiş de onbeşyılda bu işi çok iyi öğrenmiş.
Paranoyaklıktan ve şüpheden sorumlu müdür ,bana gelip gidip dikkatli ol diyor yanındakilere güvenme.Kasa bu çok önemlidir.Ona göre herkes hırsız çünkü.Gelip gidip para sayıyor.Aptal olduğumu düşünüyor. 
Yanımdaki pek yetkili sorumlu ve sorunlu abla bu aralar bana çok iyi davranıyor.Korkuyorum.Anlaşamadığım insanlarla anlaşmaya başlamak korkutucu geliyor.Aramızdaki iletişimi en aza indirmeye gayret ederken,çantamdaki kitabı gördü ,izlediğim filmleri sordu,telefon numaramı aldı,hayatımla ilgili sorular sorup akıllar verdi,korktum.

Bazen yoğunluğun en yoğunluğunda sessizce kapıya yaklaşıp çaktırmadan dışarı sıyrılıp ,hıphızlıca koşsam diyorum.
Çok hızlı koşarım ben.ThunderCats'teki Cheetara kadar olmasa da çok hızlı koşarım.Onlar yokluğumu anlayana kadar epey uzaklaşmış olurum.
Bir gün deneyeceğim galiba.