21.02.2011

sen vincent price değil, vincent malloy'sun!


vincent malloy yedi yaşındadır.
her zaman söz dinler ve kibardır.
o yaştaki bir çocuğa göre nazik ve saygılıdır.
ama tek isteği vincent price gibi olmaktır.

memnundur yaşamaktan kız kardeşi, köpek ve kedilerle
aslında örümcekler ve yarasalarla bir evi paylaşmayı tercih edeceği halde.

orada düşünebilir icat ettiği korkunç şeyler üstüne
ve gezebilir karanlık koridorlarda yalnız ve azap içinde

vincent, teyzesi onu görmeye geldiğinde iyi davransa da
onu müzesi için balmumuna batırmayı hayal eder aslında.

deney yapmayı ister köpeği abercrombie üstünde
korkunç bir zombi yaratmak ümidiyle
böylece o ve korkunç zombi köpek
londra sisinde kurban aramaya çıkabilsinler diye.

oysaki tüm düşüncesi korkunç suçlar değildir
zaman geçirmek için resim yapar ve okur
diğer çocuklar “git jane git” gibi kitaplar okurken
vincent’in en sevdiği yazar edgar allan poe’dur.

bir gece, tüyler ürpertici bir hikâye okurken
rengini solduran bir paragraf gördü
haberler dayanmayacağı kadar kötüydü
çünkü güzel karısı canlı canlı gömülmüştü!!!

onun ölü oduğundan emin olmak için mezarını kazdı,
bihaber mezarın olduğundan annesinin çiçek tarhı

annesi vicentı odasına gönderdiğinde,
vincent sürüldüğünü biliyordu kıyamet kulesine,
hayatının geri kalanını orada geçirmek üzere
baş başa güzel karısının portresiyle

kapatıldığı mezarda yalnız ve delirmişken
vincent’ın annesi içeri girdi aniden.
“eğer istersen dışarı çıkıp oynayabilirsin.”dedi.
“dışarıda çok güzel, güneşli bir gün var.”

vincent konuşmaya çalıştı, ama tek kelime çıkmadı ağzından
yalnız geçen yıllar vincent’ı oldukça zayıf düşürdüğünden.
o da biraz kâğıt aldı ve bir kalemle karaladı sözcükleri.
“bu ev bana hükmediyor artık ve terk edemem bir daha asla onu.”

annesi “ev sana hükmetmiyor ve ölmek üzere falan da değilsin”dedi.
“oynadığın bu oyunlar sadece kafanda.”
“sen vincent price değil, vincent malloy’sun.
azap içinde veya deli de değilsin.
sen sadece küçük bir çocuksun”
“yedi yaşındasın ve benim oğlumsun
şimdi dışarı çıkmanı ve biraz eğlenmeni istiyorum.

öfkesi şimdi geçmişti, odadan çıkıp koridorda yürüdü
ve vincent yavaşca gerileyip duvara yaslandı.
oda sallanıp titremeye ve inlemeye başladı
korkunç deliliği zirveye ulaştı.

zombi kölesi abercrobie’yi gördü
ve karısının mezarından seslendiğini duydu.
tabutundan konuşup iğrenç isteklerde bulunuyordu.
çatırdayan duvarlardan ona uzanırken iskelet eller

rüyalarından emekleyerek çıkan tüm korkuları
çılgın kahkahalarını, korkunç çığlıklara çevirdi.

çılgınlıktan kaçmak için kapıya uzandı
ama sendeleyerek cansızca yere düştü.

sesi yumuşak ve yavaştı
edgar allan poe’nun “kuzgun”undan bir alıntı yaparken,
“yerde süzülerek yatan bu gölgeden çıkan ruhum kaldırılmamalı—bir daha asla.

12.02.2011

Kurdeşen...Daha önce deyim anlamıyla bile pek kullanmadığım bu kavramı terim anlamıyla yaşıyorum.Evet kurdeşen döküyorum sanırım yani, öyle dediler.İhtiyar heyeti işte.
Önce anneme gösterdim.Annem sen kızamık,su çiçeği çıkardın değil dedi.Babaannem bu çiçek dedi.Telaş etti.Yengeme göre ne kızamık,ne su çiçeği ne de çiçek değilmiş ne olduğunu bulamamış çünkü çocuklar büyüyeli uzun zaman olmuş.Doktora git dedi.Ağlamaklı bi suratla onlara bakarken kapıdan öteki yengem girdi ve noktayı koydu.Kurdeşen dedi.Kurdeşen döküyosun sen dedi.kuzenim de bundan çıkarmış kafana ne takıyosun ki atarax iç geçer dedi,kafana bişey takma dedi.Kolaydı sanki.Hem eğer bu kurdeşen dedikleri kafaya bişey takınca çıkıyosa eğer, benim bugüne kadar kurdeşen dökmemiş olmam garipti.Neyse.Dediklerini yaptım.Kafaya bişey takmamaya çalıştım ki tamamiyle yalandı.Hem öyle söyleyince insan en takılmaması gereken şeyi bile kafaya takardı.Ama yine de denedim.Bol bol Kings of Convenience – Cayman Islands dinledim.Bol miktarda Alper Canıgüz, tok karnına Tatlı rüyalar ve gizliajans'ı okudum .Sonra atarax da içtim.İçtim ve bol bol uyudum.Dolayısıyla hiç bişey düşünmemiş oldum.

 
Ve sonuç; kolumda o sevimsiz kızarıklıkları hala görebiliyorum.Doktora neden gitmiyosun a salak dediğinizi duyar gibiyim.Cevap veriyorum.Hastaneleri sevmem,doktora gitmeyi de öyle.Kendi kendilerine geçmelerini bekliyorum.İyileşirsem reçete belli olcak:)