20.12.2010
Sabah 05:50'de kalk,
06:45 gibi evden çık.
Eğer minibüse bi kaç dakika geç kalırsan trafiğe kalabilir ve işe geç kalabilirsin.He tabi bi de minibüslerin 10 dk'lık yolu bile yarım saatte gittiklerini unutmamak gerek.En geç 07:10 gibi metrobüste olmalısın.Metrobüs yolculuğu 20 dakika sürmekte ve indikten sonra yürüyeceğin yolu ve soluklanma payını da hesap edersen en geç 07:45 de inmiş olmalısın zira mesai 08:00 da başlıyor.Geç kalırsan o geri zekalı,cahil,konuşmaktan aciz şef bozuntusunun nutuklarına katlanmak zorunda kalırsın ki inan bana katlanılmaz :|
Son bi kaç aydır yaşadığım süreç tam da yukarda anlattığım gibi...Ben hayattan kaçarken,tam da hayatın içine düştüm.Bu tıp bi yaşam ve koşuşturma en son istediğim şeydi! sanki kurulu bi robot gibiyim.Bu tehlikeli yaşam biçiminden bi an önce kurtulmalı, özgürlüğüme kavuşmalıyım...
İçindekiler:
bensel saçmalıklar
19.12.2010
Sevgili Mary...
Gönderdiğim Noblet koleksiyonumu seni affettiğime dair
bir işaret olarak gör.Kitabını aldığımda,aklımdaki duygular sanki çamaşır kurutma makinesinin içindelermiş, çarpışıyorlarmış gibi hissettirdi.Acı, dudaklarımı birbirine
kazara zımbaladığım zamanki gibiydi.Seni affetmemin nedeni mükemmel olmamandandır.Sen mükemmel değilsin,
ben de öyle.Hiçbir insan mükemmel değildir...hatta apartmanımın dışındaki darmadağın olan adam bile.
Gençken, kendimin dışında kimse olmak istemezdim.Dr Bernard Hazelhof,eğer bir ıssız adaya düşseymişim ancak o zaman kendi arkadaş çevreme alışabileceğimi söylemişti
yalnızca ben ve hindistan cevizleri.Dediğine göre kendimi ve
kendi detaylarımızı seçemeyeceğimizi kabullenmem gerekiyormuş,hem de her şeyimle.Onlar bizim birer parçamız
ve onlarla yaşamak zorundayız.Neyse ki arkadaşlarımızı seçebiliyoruz...ve seni seçmekten çok mutluyum.Dr Bernard Hazelhof çok uzun bir yola benzer bir yerde yaşadığımızı da söylemişti.Bazıları iyi asfaltlanmıştır.Diğerleri ise benim gibi çatlaklara, muz kabuklarına ve izmaritlere sahiptir.Senin yolun da benim gibi, ancak muhtemelen benim ki kadar çatlak değildir.Umuyorum ki, bir gün yollarımız kesişecek ve bir kap konsantre sütü paylaşabileceğiz.
Gönderdiğim Noblet koleksiyonumu seni affettiğime dair
bir işaret olarak gör.Kitabını aldığımda,aklımdaki duygular sanki çamaşır kurutma makinesinin içindelermiş, çarpışıyorlarmış gibi hissettirdi.Acı, dudaklarımı birbirine
kazara zımbaladığım zamanki gibiydi.Seni affetmemin nedeni mükemmel olmamandandır.Sen mükemmel değilsin,
ben de öyle.Hiçbir insan mükemmel değildir...hatta apartmanımın dışındaki darmadağın olan adam bile.
Gençken, kendimin dışında kimse olmak istemezdim.Dr Bernard Hazelhof,eğer bir ıssız adaya düşseymişim ancak o zaman kendi arkadaş çevreme alışabileceğimi söylemişti
yalnızca ben ve hindistan cevizleri.Dediğine göre kendimi ve
kendi detaylarımızı seçemeyeceğimizi kabullenmem gerekiyormuş,hem de her şeyimle.Onlar bizim birer parçamız
ve onlarla yaşamak zorundayız.Neyse ki arkadaşlarımızı seçebiliyoruz...ve seni seçmekten çok mutluyum.Dr Bernard Hazelhof çok uzun bir yola benzer bir yerde yaşadığımızı da söylemişti.Bazıları iyi asfaltlanmıştır.Diğerleri ise benim gibi çatlaklara, muz kabuklarına ve izmaritlere sahiptir.Senin yolun da benim gibi, ancak muhtemelen benim ki kadar çatlak değildir.Umuyorum ki, bir gün yollarımız kesişecek ve bir kap konsantre sütü paylaşabileceğiz.
Sen benim en iyi arkadaşımsın.
Sen benim tek arkadaşımsın.
Sen benim tek arkadaşımsın.
Amerikalı mektup arkadaşın,
Max Jerry Horowitz.
Max Jerry Horowitz.
İçindekiler:
mary and max
Kaydol:
Kayıtlar (Atom)